Atopik dermatit, kronik, tekrarlayıcı, kaşıntılı ve yangılı bir cilt hastalığıdır. Atopik dermatit en sık 3-6 aylık bebeklik döneminde gözlemlenmeye başlar. Hastaların çoğu ergenlik döneminde iyileşirken, %10-30’luk bir hasta grubunda iyileşme görülmez. Daha küçük oranda bir hasta grubunda ise ilk bulgular yetişkinlik döneminde dönemde başlar.
Bu hastalığın oluşumunda genetik ve çevresel faktörler birlikte rol alır.
Genetik faktörler: Atopik dermatit gelişiminde en önemli risk faktörü ailedeki atopi (allerji) öyküsüdür. Hastaların yaklaşık %70’inin ailesinde atopik hastalık öyküsü vardır; bir atopik ebeveyne sahip olmak hastalık riskini 2 ila 3 kat arttırırken; her iki ebeveynde atopik hastalık olması riski 3 ila 5 kat arttırmaktadır.
Çevresel faktörler: Batı tarzı beslenme olarak adlandırılan fazla miktarda şeker ve çoklu doymamış yağ asidi tüketimi, çekirdek aile şekli, düşük nem oranına maruz kalınan bölgelerde yaşamak, sıklıkla alerjenlere maruz kalmak, yanlış temizleyici seçimleri atopik dermatitin tetiklenmesine neden olabilmektedir.
Bu hastalıkta cilt yapısında ve fonksiyonunda bozukluklar vardır. Ciltte yangı ve anormal bir tepki vardır. Bu tepki yiyecekler, içecekler, giysiler ve hava kaynaklı dahi gelişebilir.
Cildin üst tabakasının nemliliğinde azalma ve su kaybında artma, cildin koruyucu bariyerinde bozulma, cilt pH’ında artış gibi derinin üst tabakasına ilişkin birçok bozukluk görülür.
Kaşıntı ve egzamatik lezyonlar mevcuttur. Lezyonlar kronik ya da tekrarlayıcıdır. Lezyonların şekli hastalığın görüldüğü yaş grubuna göre değişkenlik gösterir. Tipik olarak küçük çocuklarda yüz, boyun ve dışa dönük yüzler tutulurken, büyük çocuklar ve yetişkinlerde diz arkası, kol ekleminin iç yüzü gibi bölgelerde tutulumlar gözlenir.
UV ışınlarının kontrolsüz maruz kalmak atopik dermatit semptomlarının alevlenmesine neden olabilir. Bununla birlikte bu hastaların cilt bariyerleri bozulduğu için güneşe ve çevresel faktörlere karşı ciltleri çok daha hassas hale gelmektedir. Bu nedenle her hassas cilt gibi atopik dermatiti olan kişiler de güneşten kontrollü bir şekilde korunmalıdır. Atopik dermatit hastaları için burada ki önemli nokta; güneşten korunmanın yanında deriye ihtiyaç duyduğu nemi sürekli bir şekilde sağlayabilmektir. İrritasyona açık olan derileri için en uygun ve duyarlılık oluşturma olasılığı en düşük ürünlerin tercih edilmesi bu hastaların deri bakımını aksatmadan devam ettirmesini sağlayacaktır.